
Evde kalırsa geçinemeyecek milyonlarca insan ne yapacak?
03.6.2020
Evde kalırsa geçinemeyecek milyonlarca insan ne yapacak?
09.04.2020
Değerli Basın Mensupları
Bildiğiniz gibi küresel bir krizle karşı karşıyayız. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını yaşanıyor. Virüs dünyayı tahmin edilemeyecek şekilde kapladı. Bütün gündemler neredeyse önemsiz hale geldi. Bu salgın, din, dil, ırk, mezhep, fakir, zengin ayrımı yapmadan herkesi eşitledi. Herşeyi tersine çevirdi. Dünyanın birinci gündem maddesi artık sadece koronavirüs.
Koronavirüs salgınından yaşamını yitirenlere rahmet, tedavi altında bulunan hastalara acil şifalar duasında bulunuyoruz. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konu ile ilgili gösterdiği hassasiyeti, Bilim Kurulu ile birlikte yürüttükleri titiz ve özverili çalışmaları çok önemli buluyoruz. Doktorlar, hemşireler ve tüm sağlık personelinin nasıl kendilerini hiçe sayarak hayat kurtarmak için çırpındıklarını gördük ve görüyoruz. Başta Bakan Koca olmak üzere, çok büyük fedakârlıklarla adeta destansı bir çalışma sergileyen tüm sağlık çalışanlarına da teşekkür ediyoruz.
Ülkemizde koronavirüs sebebiyle alınan tedbirlere vatandaşlar olarak bizlerin azami şekilde uyması her geçen gün daha da büyük önem kazanıyor. Herkesin göstereceği katkı, sabır ve sorumluluk, sürecin başarıya ulaşmasında elbette ki hayati önem taşıyor.
Değerli Arkadaşlar
Salgın sürecinin ne zaman sonlanacağının bilinmemesi, insanlarda hem salgının tedirginliğini hem de geçimin kaygısını birlikte yaşatıyor.
Hayatın yavaşlamasıyla birlikte, hatta adeta akmaz hale gelmesi ile birlikte toplumun farklı kesimlerinde büyük ekonomik yükler oluştu. Bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Bunlar için hükümet tarafından bir takım tedbirler alındı, paketler açıklandı. Ancak hayata doğrudan dokunan, bir ev halkının, bir ailenin temel girdilerini oluşturan konularda değil maalesef.
Şu ana kadar açıklanan tedbirleri ve destek paketlerini gereksiz görüyor değiliz. Ekonomik önlemler olumlu olmakla birlikte, özellikle emeğiyle geçinen, hatta gündelik geçinen dar gelirli, emekli ve orta sınıf vatandaşlarımız için önemli ölçüde yetersizdir.
Koronavirüs salgını nedeniyle, en başından beri ‘Evde kal’ çağrısı yapılıyor. Doğru bir çağrı elbette. Gelir durumu yüksek olanların rahatlıkla uyabileceği bir çağrı olmasına rağmen, çalışmak zorunda olan milyonlarca insan için aynı şeyi söyleyemiyoruz.
Evinde oturma lüksü olmayanlar, bütçesi olmayanlar, ay sonunda ödenmesi gereken kirası, çekleri, kredisi olan küçük ve orta düzeyli iş sahipleri, evde kalırsa geçinemeyecek milyonlarca insan ne yapacak? Pazar market alışverişini hangi parayla yapacak, kirasını nasıl ödeyecek, faturalarını ne ile karşılayacak? Sanatçıların yaptığı “evde kal” reklamları, bunu mümkün kılacak koşullar sağlanmıyorsa nasıl kalacak? Muhalefet partililerinin önerdiği elektrik, su, doğalgaz ödemelerinin belli bir süre alınmaması teklifi uygulamaya konmadı. En azından elektrik, doğalgaz ve su faturalarından vergi alınmaması bile sağlanmadı. Temel gıda maddelerine yönelik herhangi bir yardım da olmadı. Hatta bu süreçte neredeyse tüm sektörlerde fiyat artışları meydana geldi.
Ülkemizde açıklanan ekonomik destek paketine mali açıdan baktığımızda milli gelire oranının yüzde 2 dolaylarında olduğunu görüyoruz. Oysa ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede uygulamaya konan ekonomik tedbirler, milli gelirlerinin yüzde 10’unun üzerindedir.
Geçim şartlarının geliştirilmesi, üretim ve tüketim dengesinin vatandaşın zarar görmeyeceği şekilde kurulması gerekiyor. Ekonomik etkilerle mücadele edecek önlemlerin işsiz sayısını artırmayacak, üreteni destekleyecek, işsiz kalanları da aç bırakmayacak nitelikleri taşıması gerekiyor.
Ayrıca milletten para toplanması için kampanya oluşturuluyor da, tasarruf gibi önemli bir seçenek niçin gündeme gelmiyor. Hükümetin böyle olağanüstü bir zamanda kendi bünyesinde ve kurumlarında yapacağı tasarruf tedbirlerine karar alması ve bunu da vatandaşına anlatması gerekmez mi? Bunun yanısıra üretime dönük olmayan yatırımlardan vazgeçilmesi gerekmez mi? Böyle bir zamanda bunlar yapılmayacak da ne zaman yapılacak?
Kıymetli Arkadaşlar
Milletçe tıpkı doğal afetler karşısında olduğu gibi, bu virüs salgını karşısında da birlik ve beraberlik içerisine girdik. Bu durum, toplumsal barışımıza katkı sağladı. Böyle olumlu bir hava oluşmuşken ne yazık ki çok geçmeden virüs salgını da siyasi polemik konusu haline getirildi.
Belediyelerin başlattıkları yardım kampanyaları, hükümet tarafından “devlet içinde devlet oluşturuluyor” gibi bir gerekçe ile engellendi. Bunu doğru bulmuyoruz. Böyle bir süreçte, “Yardımı sadece ben yaparım, benden başka kimsenin yapmasına da müsaade etmem” anlayışı, sağlıklı ve etik bir anlayış değildir. Önemli olan yardımı kimin toplayıp dağıttığı mıdır, yoksa insanımızın derdine ne derece deva olabildiğimiz midir? Zaten belediyeler de hükümet de bu işte sadece aracıdır. Yardımı veren de alan da milletin kendisidir.
Tüm dünya gibi ülkemiz de zor bir dönemden geçiyor. Daha da fazla yardımlaşmaya, dayanışmaya, paylaşmaya ihtiyaç varken, taşın altına elini koymak isteyenleri, sorumluluk almak isteyenleri engellemek niyedir? Böylesine önemli bir mücadeleyi siyasi hesaplaşmaya çevirmek niyedir? Yapılacak her iyilik, halkın sıkıntısına nefes aldıracak her yardım, insanımıza uzanacak her el değerli değil midir? Bırakın herkes hayırda yarışsın.
Bu dönemde sabır ve tevekkül içinde davranmak, söylenen tedbirlere, alınan kararlara uymak ve sıkıntıları göğüslemek durumundayız. Evet, gün be gün açıklanan rakamlar, verilen haberler elbette iç açıcı değil ama, bunlardan daha kötülerini duymamak için de oluşan şartlara katlanmak zorundayız.
Hepimizin içinde bulunduğu bu süreci birlik ve beraberlik içerisinde, tedbirlere uyarak aşacağımıza ve güzel günlere çıkacağımıza inanıyoruz.
Şerafettin Kılıç
Genel Başkan Yardımcısı